prof. Dr. Atmış: “3 hektardan küçük alanları orman örtüsünden çıkartarak yüzde 6’dan yüzde 90’a çıkardılar”
GÜLARA SUBAŞI
Türkiye Ormancılar Derneği Bilim Kurulu Üyesi ve ormancılık politikası uzmanı Prof. hektar orman olmaktan çıkar.Normal, şahıs, tapulu araziye dönüşür.Böylece yüzde 6,80’e varan yapı yapılabilen bu yerlerde- 90’a kadar inşaat yapılabilir. Bu alanlar ve bu da büyük bir rant anlamına geliyor” dedi.
Tarım ve ormancılık alanına ilişkin düzenlemeleri içeren Orman Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, geçtiğimiz hafta TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı. Ormancılık politikası uzmanı ve Türkiye Ormancılar Derneği Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Erdoğan Atmış, yasada yapılan değişiklikleri ANKA Haber Ajansı’na değerlendirdi. Atmis dedi ki:
“SEÇİMDEN ÖNCE ORMANLARIN GÖRÜNMESİNE ŞAŞIRMAYACAĞIZ”
“Ormanların kaderi bu. 1950’den sonraki bütün seçimlerde nedense mutlaka bir orman kanunu değişikliği gündeme geldi. Eskiden bu değişiklikler kırsal kesimden ve orman köylüsünden oy toplamak için yapılırdı. Son yıllarda daha çok şehirdeki para sahiplerine ve şirketlere gelir sağlamak için.Seçimden önce konunun tekrar gündeme gelmesine şaşırmadık.AKP iktidarı hep yaptı.Artık yapmıyordu. şokun ardından iki değişiklik gündeme geldi.Biri Orman Kanunu’nun 17. maddesine ilişkin yönetmelik değişikliğiydi.Halialanları ve havalimanları ile ilgili birçok tesise -alışveriş merkezleri,akaryakıt istasyonları,oteller- izin veren bir yönetmelik değişikliğiydi. -Ormanlara yapılacak.Bu yönetmelik değişikliği depremin dokuzuncu gününde gerçekleşti.Depremden yaklaşık iki hafta sonra bu kez Cumhurbaşkanı 126.Depremden etkilenen kentlerde yeni yerleşim yerleri için orman ve mera tahsisi kararı çıktı. Wi İnce iki hafta, bu yasa değişikliğini duyduk.
“DEĞİŞİMİN ESAS BOYUTU SERMAYE SAHİPLERİNE PARA KAZANMAKTIR”
Orman yasasının bazı unsurları bir torba yasada değiştirildi – tarımla ilgili bahisler de var. Meclis büyük bir özveriyle bu öneriyi geçirmek için çalıştı ve Perşembe gecesi Meclis’ten geçirdi. Önerilen teklifin ormanlara faydası var mı, topluma faydası var mı, kimin yararına yapılmış bunu sorgulamamız gerekiyor. Bu değişiklikte orman köylülerinden oy almak için ufak tefek şeyler var. Ama asıl boyut, sermaye sahiplerinin biraz daha fazla para kazanması ve biraz daha fazla toprak rantından faydalanmasıdır.
“2021 YILINDA İZİN VERİLEN ORMAN DIŞI FAALİYETLER NEDENİYLE 140 BİN DEKTİR ORMAN YAKILDI”
Örneğin yasa değişikliğiyle ‘kasten orman yakma’ suçlarına verilecek cezalar artırılıyor. Görüyorsunuz, güzel çünkü cezalar caydırıcı. 2021’de Türkiye’de 140 bin hektar rekor orman yandı. Normalde bu ülkede her yıl 7-8 bin hektar orman yakılırken, bu miktarın yaklaşık 20 katı orman yanıyordu. Bu 140.000 hektarlık ormanın dörtte biri elektrik iletim limitleri ve ormanda izin verilen trafolar şeklinde yakıldı. Şahsen devlet bu elektrik hatlarına, trafolara, turizm tesislerine, otellere, orman içindeki maden sahalarına yıllardır izin veriyor ve son yıllarda ölçekleri artırıldı. Kasten orman yakmanın cezasını artırıyorsun, güzel. Ancak bu yangınlar isteyerek değil, bizzat izin verdiğiniz için oluyor, çünkü o ormanlar yapılıyor, çeşitli tesisler kuruluyor. Bir kez bunu önlemek için bir şeyler yapın. Nitekim orman yangınlarını azaltmak istiyorsanız ormanlarda bu izinleri azaltın. Şu anda 790 bin hektar orman alanımız var, orman dışı bu hedeflerle; Madencilik, turizm, elektrik ve daha birçok nedenden dolayı istilaya uğramıştır. Yangınları önlemek istiyorsanız bu izinlerden vazgeçmek zorundasınız.”
“KANUN İZİN YETKİSİNİ BAKANLIĞA TESLİM ETMEK YERİNE ORMANLARDA MADEN ÇALIŞMALARINA İZİN VERMEMESİ GEREKİR”
Atmış dedi ki: :
“Bu değişiklikle ormanlar için olumlu görünen bir şey yapılmış oldu: Tarım ve Orman Bakanlığı’na verimli ormanlarda madencilik faaliyetlerine izin verme yetkisi verildi. Aslında bakanlığın yetkisinde olması gereken bir şey de bu. kanun değişikliği ile verilmiştir.Aslında verimli alanlarda,koruma alanlarında,milli parklarda.Bu alanlarda madenciliğe izin verilmemeli.Bu yetkiyi Tarım Bakanlığına ve Ummana devretmek yerine yasa kesinlikle madenciliğe izin vermemelidir. şu an için iyi bir değişiklik gibi görünüyor ama bu izinler bu alanlarda siyasi ilişkiler veya özel bürokratik ilişkiler yoluyla sağlanabilir.Bunu kesmek için, korunan alanlarda ve maden aramasına izin verilmediğini söylemek gerekir. üretim alanlarına ve maden işletmeciliği kurulmaması. Çok kötü kullanılabilecek bir siyasi değişim gibi görünüyor.”
“HATASIZ TESİSLER YÖNETİM TARAFINDAN KULLANILDIĞINDA YASAL OLACAKTIR”
prof. Erdoğan Atmış, “Devlet ormanlarında el konulan tüm yapı ve tesisler … Orman Genel Müdürlüğünce derhal yıkılır veya gerekirse orman hizmetlerinde kullanılır” hükmünü düzenleyen maddenin olumlu gibi görünen ama aslında gerçekte bir madde olduğunu söyledi. yasa dışı bir uygulamayı yasallaştırır. Atmis dedi ki:
“Bu olumlu bir değişiklik olarak görülüyor. Orman işgalleri var, ormanlarda kaçak yapı ve tesisler yapılıyor. Tabii orman teşkilatının yapısı şu anda buna müdahale edecek durumda değil. Müdahale edemiyorlar.” şu anda tamamen ahşap üretimi ile uğraştıkları için bu tür mesleklere sahipler.kaçak yapılar.tespit edildiğinde yıkılması gerekiyor ama çeşitli mahkeme süreçleri var.olumlu tarafı şu: mahkemeyi beklemeden hızlıca yıkma yetkisi karar bu kanunla alınır, ancak bir istisna yapılmıştır: ‘Bu yapılar Orman Genel Müdürlüğünce faydalı tesisler ise, kullanılabilir ise yıkılamaz.’ Neden onu yıkmıyorsun?
“3 HEKTATIN ALTINDAKİ ARAZİLER ÖZEL ORMAN DIŞINDA BULUNMAKTADIR”
En büyük değişiklik 3 hektardan küçük alanların ormansızlaşması. Burada özel ormanlar 3 hektardan küçük modüllere bölünerek veya öyle gösterilerek ormandan çıkarılmaya çalışılmaktadır. Daha önce özel orman olarak kurulan yerlerin orman kalitesi kayboluyor. Orman Kanunu’nun 52. maddesine göre özel ormanlarda yapılaşmanın ancak yüzde 6’ya kadarı gerçekleşebilir. Özel orman sahipleri burada yüzde 6’ya varan inşaat yaptıklarında istedikleri kirayı üretemiyorlar. Nitekim Türkiye’de çok fazla özel orman bulunmamaktadır. Bunlar, padişahın belli kişilere verdiği Osmanlı İmparatorluğu’ndan kalan ormanlardır. Osmanlı İmparatorluğu’ndan geldikleri için bu ormanlar daha çok İstanbul ve çevresinde yani toprağın değerli olduğu yerlerde bulunuyor.
“YÜZDE 6’YA KADAR YÜZDE 90’A KADAR İYİLEŞTİRME İZNİ OLAN ORMAN ALANLARINI AÇTIK”
Orman Kanunu’nun 1. maddesinde yer alan orman tanımına getirilen istisnalarda, ‘3 hektardan küçük mülkiyet alanlarındaki ormanlar orman sayılmaz’ maddesi yer almaktadır. Bu 12 bin hektar özel ormanları da bu kapsama alarak orman olmaktan çıkarıyorlar. Normal, özel, tapulu bir araziye dönüşüyor. Böylece yüzde 6’ya kadar yapılabilen bu yerlerde yüzde 80-90’a kadar yapılaşma olabiliyor. Bu alanlara toplu konut siteleri, siteler yapılabilir ki bu da büyük bir kira demektir. Bu kasıtlı bir şey. Bu madde, özel orman sahiplerine büyük miktarda sermaye toplamak ve aynı zamanda bu sermayeyi başkalarıyla paylaşmak amacıyla TBMM’ye getirilmiş ve kabul edilmiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bu tür kanun maddelerinin çıkarılmasını utanç verici buluyorum. Toplum yararına çalışması gereken meclis, tam seçimle belli sermaye çevrelerinin yararına çalışır. Daha çok para kazanmak için kanunları değiştiriyorlar, ormanları yok ediyorlar.
“AĞAÇ KESME DAMGALAMASI, KESME İŞİNİ GÖNDEREN FİRMANIN İŞİNİ YAPMASI İÇİN YASA KAPSAMINDADIR”
1870 tarihli Orman Nizamnamesi’nden bu yana kesilecek ağaç ve kesilen ağacın modülleri damgalanmıştır. Bu pullar, hangi ağacın ne zaman kesildiğini kaydetmeleri açısından çok değerlidir. Çekiçle yapılan bu damgayı yapma yetkisi devletin başındaki orman mühendislerine aittir. Son yıllarda uygulamada şu duyuluyor: Oradaki ağaç kesme işinden bu damgayı alan firmalar kendi elemanlarına yaptırıyor. Bu uygulama yasa dışı bir şeydi, dolayısıyla yasaya girdi. Bu yetkiye sahip olması gereken kişi, orman mühendisliği eğitimi almış ve devlette orman mühendisi olarak çalışan kişidir. Şimdi dikilen ağacı satın alan firmaya damgalı ağaçlar çalışmıyorsa ‘Ben bu ağacı değil diğer ağacı kesmek istiyorum’ diyor. Bu değişiklikle birlikte firmaların çalışanlarına o damga verilebiliyor ve istedikleri ağaçlar kesilebiliyor. Ekoloji bozulacak, oradaki en uygun ağaçlar, en iyi büyümesi gereken ağaçlar, en çok tohum bırakacak ağaçlar yok olacak. En kötüsü ormanda kalacak, bu yüzden burada büyük bir tehlike var.
“ODUN KESMEYİ KATLİMA DÖNÜŞTÜRMEK İÇİN MÜHENDİSLER DAMGAYI ELİNDEN ALDI”
Özellikle son yıllarda Türkiye’de odun üretimi dikilen ağaçların satışıyla birlikte o kadar arttı ki ormanlara zarar veriyor. Örneğin 2017-2021’de yüzde 79 arttı. İnşaatlık odun üretimi dediğimiz sanayi için üretilen endüstriyel odun yüzde 79 arttı. Odun kısmı katliama dönüştü. Şimdi bunu bir katliama çevirmek için devlette görevli orman mühendisinden bu damgayı yapma yetkisini alıp bu şirketin çalışanlarına yaptırmak istiyorlar. Üniversitelerimizde sadece en uygun ahşabın kesilmesi ve satışı konusunda eğitim vermiyoruz. ‘O ormanın devamlılığını en iyi şekilde nasıl sağlayabiliriz, o ormanı nasıl daha güçlü hale getirebiliriz’ eğitimleri veriyoruz. Orman mühendisinin görevi bunu yapmaktır, para kazanmaktan çok o ormanı korumak ve devamlılığını sağlamaktır.
“MADEN BÖLGESİNİN REHABİLİTASYONUNDA BÜYÜK RANT VAR”
Ormanlık bir alanda madencilik yapmak için, alandaki ağaçlar kesilir, orman örtüsü ve toprak kaldırılır, altındaki mineral çıkarılır ve alan çukura dönüşür. Aslında bunu verimli ormanlarda istemiyoruz. Bu yıllar boyunca birçok kez yapıldı. Rehabilitasyon dedikleri aktivite aslında ormanı geri getirmiyor. Oradaki orman gitti. Bölgede daha önce tahrip olan doğal ormanın yerine yapay orman oluşturulabilmesi için öncelikle madencilik faaliyetinden arta kalan büyük çukurun doldurulması gerekiyor. Bu aynı zamanda bir kirayı gösterir. İstanbul ve çevresinde çok sayıda kentsel dönüşüm projesi, yeni yapılaşma, yeni çukurlar var. Hepsi bir yerde saklanması gereken kazı ile çıkıyor. Burada tartışılan hafriyatın depolanmasındaki büyük bedel burada.
“BELEDİYELER MUHALEFETE GİDİNCE YETKİSİ BAKANLIĞA İADE ETTİLER”
Hafriyat işinin çöpe atılmasında çok para var, defalarca gazetelere konu oldu, mafyanın işi eline aldığı konuşuldu. Buradan gelir elde etme ve düzenleme yetkisi daha önce Orman Bölge Müdürlüğü ve Orman Genel Müdürlüğü’ne bağlı Orman İşletme Müdürlüklerine aitti. AKP döneminde bu yetki büyükşehir belediyelerine devredildi. Çünkü büyükşehir belediyeleri de AKP belediyeleriydi. Bu değişiklik, Orman Bakanlığı’nın gelir kaynağının büyükşehir belediyelerine aktarılması için düzenlenmiştir. Belediyeler bu yetkiyi aldıktan sonra hafriyat işini siyasi olarak kendilerine yakın kişilere vermişler ve yolsuzluklardan çok bahsedilmiştir. Daha sonra sadece İstanbul değil, diğer büyükşehir belediyeleri de muhalefet belediyelerine geçti. Yani bu gelirler muhalefet belediyelerine akmaya başladı. Muhtemelen o mafya düzeni de kaldırıldı. Bu durum hükümeti rahatsız etmiş olmalı ve bu kanun değişikliği ile işi Tarım ve Orman Bakanlığı’na devrediyorlar. Bakanlığın yardımıyla bu kirayı paylaşmak istiyorlar. Neden bu tür eylemleri yaparken ülkeyi, toplumu ve geleceği düşünmüyorsunuz da sadece kendi çıkarınızı düşünüyorsunuz?
“DEĞERLİ ARAZİLERİ ORMAN OLUP BÜYÜK ALANLAR İNŞA EDİYORLAR”
Orman Kanunu’nun 2. bölümünde, ormanların bilim ve bilim açısından orman niteliğini yitirmiş tarım alanlarına, kent-kasaba-köy yapılarına ve meyve bahçelerine dönüştürülmesine izin veren bir yasamız var. 1970’li yıllardan beri uygulanan bu yasa ile bugüne kadar 630 bin hektar alan ormandan uzaklaştırıldı. Bu alanlara 2D denir. Orman Kadastro heyetleri bu alanlara gelerek orman niteliğini kaybetmiş 2B alan olup olmadığını ölçer ve biçer. Bu sayede 636 bin hektar araziyi ormandan çıkardılar. Bu yasa ile 2D ile ilgili bazı düzenlemeler getiriyorlar. Mesela bir yerde 2 boyutlu çalışma yapıldı diyelim ama orası ormandan çıkarılmadı yine 2 boyutlu çalışmanın önünü açıyorlar. Çünkü 2B’ler Kastamonu ve Trabzon gibi ormanın çok olduğu Karadeniz bölgesinde yok. 2D’ler çoğunlukla büyük şehirlerdedir. İzmir’de, İstanbul’da, Bursa’da, Mersin’de, Muğla’da arazi değerli çünkü. Araziyi kapatıyor, 2B ile orman olmaktan çıkarıyorlar ve ‘orman içi tesis’ denilen büyük siteler yapıyorlar. Daha önceki 2D çalışmaları kararsız hale getirerek, bire bir mekanın 2D olarak yeniden oluşturulmasına olanak sağlar.
“DEVLET 2B İLE BELİRLİ ALANLARI ORMAN DIŞINA ÇIKARMA ÇALIŞIYOR”
Bu 2 boyutlu çalışmayı yapma yetkisi Orman Kadastro Kurullarındaki orman mühendislerindeydi. Bir yerin orman olup olmadığına orman mühendisleri karar verebilir. Bu kanunda yapılan bir başka değişiklikle 2B yapma yetkisi, bir orman mühendisinin görev yaptığı Harita Kadastro Kurullarına verildi. Mühendis bu komitede azınlıkta olacağından ormandan çıkarılma şansı katlanarak artar. Bu hükümet 2D ile belirlenen alanı mutlaka ormandan çıkarmak için farklı bir çaba harcıyor. Bu tasarıyı imzalayanlar, evet oyu verenler veya o gece meclise gitmeyip hayır demeyen muhalefet milletvekilleri sorumludur.
“PARLAMENTO PARA KAZANMAK İÇİN KÖTÜ İŞLERE KATILMAMALI”
Kocaeli Kartepe arsası pahalı olan bir yer. Sadece Kartepe için bir kanun unsuru daha ek kanun eklendi. Bu değişiklikte Kartepe’deki alanları yeniden 2D yapmak için özel bir madde eklendi. Kanunlar kişiye özeldir, mekana özgü değildir. Bu kanun koymanın ruhuna aykırıdır. Burada şahıslara, orada toprağı olanlara, ormanları işgal edenlere özel bir kanun Meclis’ten geçti. Şahıs çıkarları ve milletin para kazanması için yapılacak bu çirkin işlere Türkiye Büyük Millet Meclisi alet edilmemelidir.”